KOAKSİYEL KABLO ÜRETİMİ
Bir CATV(CATV (Community Access Television - Cable TV)) kablo şebekesindeki tek
başına en pahalı malzeme kablodur. Uygun kablonun seçimi için çoğu
zaman oldukça düşünmemiz gerekir. Sonuçta karar verirken
de en öne çıkan unsur şüphesiz maliyettir. Dağıtım kablosu (drop
cable) niteliğindeki RG11 (ve daha küçük boyutlar), ana hatlarda
(trunk) kullanılmamalıdır. Ancak eğer dağıtım şebekesinin boyutu küçük
ise küçük anahatlarda RG11 ve hatta RG6 tipi Drop kabloların
da kullanıldığı olur. Uygunsuz seçilmiş kablolarda güç aktarma
yeteneklerinin sınırlı oluşu dolayısıyla başka bazı sorunlar da ortaya çıkabilmektedir.
Bu makalede kablo öznitelikleri ve daha az bilinen bazı kablo özellikleri
ele alınacaktır. Ancak, bu özellikler de bir kablo dağıtım şebekesinin uzun
vadede tatminkar bir şekilde çalışabilmesinde oldukça önemlidir.
Kuşkusuz, kablo seçiminde son kararı verebilmek bakımından buradaki bilgiler
size sadece bazı ipuçları verecektir.
KÖPüK (FOAM) KABLONUN ÖZELLİKLERİ
Köpük tipi koaksiyel kabloların teknik onayında BIS spesifikasyonları
ile açık seçik bazı sınırlamalar getirilmiştir. Bu spesifikasyonlar
resmen 1995 ekiminde yayınlandı. Hava tipi dilektrik kabloların kullanılması tartışmalıdır.
Köpük tipi dielektrik kablolar ise kategorik olarak onaylıdır. üretiminde
kullanılan metoda göre 2 kategoriye ayrılmıştır. Her ikisi de ergime noktasının
üstüne kadar ısıtılan polietilen kullanılarak başlar. Birinci metotda
kimyasal olarak, ikinci metotda ise içine gaz üfletilerek köpürme
sağlanır. şimdi bu iki metodu inceleyelim.
KİMYASAL KÖPÜRTÜLEREK ÜRETİLEN KABLOLAR
Bu proseste ergimiş polietilenin içine bir kimyasal katıştırılır. Bu kimyasal
ergimiş polietilenle temasa geçer geçmez parçalanarak nitrojen
gazı salar. Nitrojen gazı kopükleri oluşturur. Karışım hemen ekstrüzyonla
(kalıp meme ağzından basınçla dışarı verilerek) sekillendirilir ve soğutulur.
Soğurken polietilen içine küçük nitrojen balonları hapsolur.
Bu balonlar küçük, eşit boyutta, birbirine bitişik konumda olmalıdır.
Uluslararası köpük kablo üreticilerinin çoğu birkaç
yıl öncesine kadar kimyasal köpürtme yöntemini kullanmaktaydılar.
Bu yöntemle üretilen kablolar sıkı kalite kontrol ve denetimi uygulandığında
iyi karakteristik verirler. Ancak kimi parti üretimin zaman içinde
dielektirk kaybının arttığı görülmektedir. Kimyasal köpürtmeyle
üretilen kablolarda bazen görülen bu zamanla bozulma özelliğinin
kablo içinde kalan eser miktardaki kimyasal katkı maddesinin uzun vadeli
etkisinden kaynaklandığı kanısı yaygındır. Bazı küçük üreticiler
kendi teknolojilerini geliştirmiştir. Bu bazen o kadar kötü olur ki
kablo dielektriği birkaç ay içinde toza dönüşür.
Ya da dielektrik kayıpları kısa bir süre sonra aşırı yüksek hale gelir.
Muhtemelen üreticinin uygunsuz bir kimyasalı kullanmasından, ya da ısı veya
basınç gibi etkili bir proses parametresini doğru kontrol edememesinden
kaynaklanmaktadır. Böyle karşılaşılan bazı örnekler piyasadaki kimyasal
prosesle üretilen köpük kabloların imajını çok kötü
etkilemiştir.
GAZLA KÖPÜRTMELİ KABLOLAR
Commscope tarafından daha sıkı kalite kontrol olanakları ve daha yüksek verim
sağlamak üzere tasarlanmış olan "gaz enjeksiyon prosesi" şöyledir. Nitrojen
gazı yaklaşık -170 santigrat derecesine kadar soğutulur. Bu sıcaklıkta nitrojen
sıvı hale gelir. Sıvı nitrojenin akışı çok hassas bir şekilde kontrol edilebilmektedir.
Nitrojen sıvı halde ergimiş polietilenin içine püskürtüldüğünde
aniden gaza dönüşürken çok sayıda minik baloncuk meydana
getirir. Hava baloncuklarının miktarı ve büyüklüğü enjekte
edilen nitrojen miktarı, basınç, ekstrüzyonun hızı, ergimiş polietilenin
sıcaklığı gibi parametreler kullanılarak çok hassas bir şekilde kontrol
edilebilir. Prosesin dikkatle yürütülmesi durumunda ortadaki iletkenden
dıştaki ekran tabakasına kadar olan kablo dielktriğinin tüm kesiti boyunca
köpükteki baloncuk büyüklüklerinin eşit olması sağlanabilmektedir.
Sıvı nitrojen zaten oda sıcaklığının bile çok altındaki sıcaklıklarda buharlaştığından
ekstrüzyondan sonra bitmiş kablo içinde artıklarının kalması mümkün
değildir. Dahası, bu sistemle nem kalıntısı da nitrojenden (ve dolayısıyla dielektrikten)
arındırılmış olmaktadır. çünkü nem nitrojenin sıvılaşmasından
çok önce donmaktadır. şu anda bu türde "Gaz Püskürtmeli
Köpük Kablo" üretimi prosesi en gelişmişi kabul edilmekte ve uluslararası
üreticiler tarafından da yaygın olarak benimsenip kullanılmaktadır. Ancak
bu prosesin çok komplike olması ve yüksek maliyeti bazı yerel üreticilerin
bu yöntemi benimsemesine engel olmaktadır. Maalesef son kullanıcı açısından
bir köpük kablonun gaz enjeksiyonla mı kimyasal köpürtmeyle
mi üretildiğini ayırt edebilmenin pratik bir yöntemi yoktur.
TRUNK (ANA YOL) KABLOLARININ TEKNOLOJİLERİ
Ana hat kablolarında kılıf olarak sürekli tüp kullanılır. Bu kablolar
kılıf tüpünün yapısına dayalı olarak kategorize edilmektedirler.
ıki ana üretim yöntemi bulunmaktadır.
EKSİZ TÜBÜLER KABLOLAR
Bu tip kablolar çok orijinal bir yöntemle üretilmektedirler.
önce, ince aluminyumdan ekstrüzyonla yüzlerce metre boyunda bir
metal boru çektirilir. Genelde tek parça 700 metre kadar boydadır.
Borunun çapı dielektriğin çapından azcık büyüktür.
üstünde köpük dielektriğiyle bakır iletken bu borunun içine
kolayca geçirilebilecek şekildedir, boyu da borudan azcık uzundur. Bu alüminyum
tüp iki binanın arasına düz bir doğru şeklinde uzatılır. Dielektrikle
birlikte bakır iletken aluminyum borunun içine yerleştirildikten sonra
bir ucundan sıkıca tespit edilen aluminyum boru diğer ucundan çekilir.
Bu şekilde borunun çapı hafifçe küçülürken
dielektriğin üzerine sıkıc a sıkıca oturması sağlanmış olur. Tabii bunu yapabilmek
için birbirinden 700 metre kadar uzaktaki iki binaya ve arasında kabloyu
yayacak bir yere ihtiyaç var.
Bu yöntem size çok basit görünebilir, ama yine de pratikte bazı güçlükler bulunmaktadır. örneğin, alüminyum borunun et kalınlığı ancak 0.6mm kadardır. Bu borudan hasar vermeden yüzlerce metresinin üretilip bu hassas montajın yapılacağı yere hasarsız bir şekilde yayılması gerekir. çektirme sırasında da kopuşma olmaması için tüm kablo boyunca her santime eşit kuvvet etki etmesinin güvence altına alınması gereklidir. Aksi halde herhangi kopuşma olduğunda tüm kablo reddedilecektir. Bu eksiz kablo meselesinde ilginç olan sonuç, bu kabloların tek parça olarak belirli boydan daha uzun yapılamamasıdır. O yüzden en uzun boy belirlidir. Eksiz trunk kablolarına örnek olarak Alcatel ACE500 ya da Commscope'un P3 500 modellerini verebiliriz.
KAYNAKLANMIŞ TÜBÜLER KABLOLAR
Bu tip kablolarda ince bir alüminyum folyo sürekli dielektriğin etrafına
sarılır, bir taraftan da folyonun açık kenarları birbirine kaynatılır.
Bu sistemin apaçık bir avantajı, istenilen her boyda üretilebilmesidir.
çoğu zaman kaynaklanmış kablolarda kullanılan kılıf alüminyum folyonun
kesiti eksiz tip kablolarda kullanılan alüminyum borununkinden çok
daha ince olur. Commscope'un QR540 Serisi ile Alcatel ACW540 Serileri "Kaynaklı
Tip Tübüler Kablo" örneklerindendir. Kaynaklı kablonun tüm
boyunca bir ek yerinin olması ve ekranın çok daha ince olması (yarım inçlik
trunk kablolarında 0.3mm kadardır) kullanıcılar açısından bu kabloların
mekanik dayanıklılığından ve elektirksel ve mekanik üniformluğundan endişe
ettirmektedir. Kullanım ve özellikler yönünden her iki tipin karşılaştırıldığında
bir tipin diğerine göre bariz bir avantajını söylemek mümkün
değildir. Heriki tipin kendine göre avantajlı ve dezavantajlı olduğu durumlar
vardır.
Eksiz Tip Trunk Kabloların genelde kıvrılabilirlikleri daha yüksektir. Kıvrılabilirliği daha yüksek olan kabloların daha küçük çaplara bükülebildiği farzedilirse de bu her zaman doğru değildir. Kıvrılma yarıçapında kablonun eksiz veya kaynaklanmış tip olmasından daha büyük rol oynayan unsur ekranın dış zırhla olan bağlantısıdır. (Kıvrılma yarıçapından kasdedilen şey kabloya hasar vermeden en fazla hangi yarıçapta bir büküm yapılabileceğidir.) Alcatel, Belçika (eski adı Cablerie Seneffoise, şimdi ise Commscope tarafından satın alınmıştır.) eksiz kablo üretiminde kolaylık getiren yeni bir teknik geliştirmiş. Bu iş, yeraltında kurulu kanalların içinde yapılıyor. Bu tür kablonun kullanımının yaygın olduğu ıngiltere'de de benzer bir yöntem kullanılıyor. Kaynaklanmış türde kabloların bükülebilme yeteneği daha yüksek, ancak montaj sırasında fazla kuvvetli çekilmeye dayanmıyor. Dar kanalların içinden çekmek gerektiğinde bu bazen önemli bir sorun yaratmaktadır. Eksiz tübüler kablo çekmeye karşı daha dayanıklı olduğundan genelde yaraltı uygulamalarında bile tercih edilmektedir. Bir diğer konu da kaynaklanmış tipteki kabloların sarsıntılara mukavemetinin daha az oluşudur. Rüzgar vs. nedenlerle oluşan sürekli ve küçük çaptaki vibrasyonlar, örneğin havada asılı vaziyette bulunan kablolar, rüzgarlı yörelerde ve özellikle uzun aralıkla, örneğin iki bina arasına gerilmiş kabloların kaynaklanmış tipte kablolarla uzun vadede sorun yaratabileceği endişesi yaygındır. Ancak Commscope örneğin kendi (QR serisi) kaynaklı tip kabloları açısından böyle sorunların söz konusu olmadığını, bu kabloların Amerika'da kanyonların arasına çok uzun mesafeye serbestçe gerildiğini, şidddetli rüzgarlara tabi kaldığını, büyük ısı farklarına, toza, erozyona ve daha birçok zararlı çevre koşuluna mukavemet ettiğini ve zamanın yıpratıcı etkilerine karşı koyabildiğini iddia ediyor.
Dahası, Commscope'den (ABD) Mr. Michael Ellis, kendi kaynaklı kablolarının elektriksel ve mekanik muntazamlığının sürekli test edildiğini söylüyor. Kaynaklı dış alüminyum ekran eddy akımları geçirilerek elektriksel muntazamlığının ve kaynak yerlerinde akım yoğunlaşması olup olmadığının tüm üretimde kontrol edildiğini, dış borunun tümünde akım geçişinin muntazamlığı testinin elektriksel muntazamlığı tam olarak kontrol ettiğini anlatıyor. Mekanik dayanıklılığının karakteristiğini belirlemek üzere de Commscope kaynaklı tip kablosunu tavsiye edilen azami çekme kuvvetinin 2.5 katı çekmeye tabi tutmakta, bu durumda dahi herhangi bir mekanik kopuşma görülmemektdir. Ayrıca, kabloya uygulanan kopma testinde ekran kopuncaya kadar gerilir, incelendiğinde kopmanın kaynak noktasından değil kesitin herhangi noktalarından olduğu görülür. Buna dayanarak kaynak noktalarının ekran folyosunun en zayıf değil en kuvvetli yerleri olduğu belirlenir.
SONUÇ
Son senelerde her ülkede (ve ülkemizde) çok sayıda köpük tipi koaksiyel kablo üreticisi faaliyet göstermeye başladı. Bunların çoğu kimyasal köpürtme işlemi kullanmaktadır. Bu yöntemle de mükemmel ürünler yapılabilmektedir. Ancak kablonun uzun vadeli güvenilirliği kullanılan kimyasal köpürtme maddesinin doğru seçilmiş olmasına ve üretim kontrol denetim sisteminin doğru yürütülmesine dayalıdır. Oysa kablo üreticileri bu konularda genellikle çok ketum davranmaktadırlar. O nedenle çoğu zaman yeni başlayan üreticiler ürününün kalitesini oluşturmadan önce bazı sınama yanılma, tecrübe dönemlerinden geçerler. Bu dönem içinde henüz mükemmel duruma gelmemiş ürünlerini de piyasaya çıkardıklarında, bu ürünler uzun vadeli güvenilirlikleri henüz belirlenmemiş ürünlerdir. Hatalı ürün hızla kötüleşerek yaklaşık altı ayın içinde işe yaramaz duruma gelmektedir. Bunun maliyeti de kabloyu şebekesinde kullananların sırtında kalacaktır. O nedenle riske girmemek için aynı ürünün belirli süre öncesinden kullanıldığı diğer şebekeleri incelemek yararlı olacaktır.
Trunk kabloları bakımından da ister eksiz tip, ister kaynaklı tip olsun, piyasada çok kaliteli tipler bulunmaktadır. Kaynaklı tip kabloların diğerlerine göre elektriksel ve mekanik özellikleri bakımından daha düşük kalite olmadığı bugün üreticilerin oldukça inandırıcı testleriyle kendini göstermektedir. Kaynaklı tip kablolar daha uzun makara boyutlarında da bulunabilmektedir. Ayrıca kaynaklı kablolar çap bakımından eksiz kablolara göre genelde daha kalın kesitlerde üretiliyorlar. Daha kalın kesit (daha kalın dielektrik) otomatik olarak daha düşük kayba yol açmaktadır. Bellli başlı üreticilerin genelde makara boyutlarını yükseltici kazançlarıyla dengeli yaptıkları, böylece genelde kablonun daha küçük boyutlara kesilmesi gerekmeden kullanılabildiği ve bu şekilde işçilik ve malzeme bakımından daha yüksek verimlilik sağlanabildiği anlaşılmaktadır. üretici bazında hangi kablo, hangi anfi, hangi bağlantı elemanı kullanılacağı neredeyse standartlaştırılarak paket haline getirildiği, özel yazılımlarla da projelendirmelerin neredeyse otomatik yapılabildiği bir döneme girdik. O nedenle belki aynı projenin birkaç farklı üreticinin yönlendirdiği farklı malzeme ve yöntemlerle karşılaştırmalı olarak çalışılması ve son kararın da ona göre verilmesi daha aydınlatıcı olabilecektir.
Alıntı :
http://www.number1forum.com/forum/tv-video-audio-kameralar/75705-koaksiyel-kablo-nasil-secilir.html